SABAHIN SEHER VAKTİNDE
Taa lisedeyken bilir bilmez attığım fırça darbelerine baktım bugün. Birden...Birden anladım: Seyrettiğim lisede yaptığım bir boyama değil,gençliğimdi. İstanbul'da otuz küsür yıl önce çiçeği burnunda bir öğretmen olarak çıktığım evin duvarlarında -sabahın seherinde- on altı- on yedi yaşlarıma baktım bu sabah. Çamlıca Kız Lisesi'nin bahçesinde dolaştım. Hababam Sınıfı'nın Mahmut Hoca'sı hastane odasındayken öğrencilerinin "Mahmut Hoca! Mahmut Hoca!" diye tempo tuttuğu film sahnesinde buldum kendimi. Şöyle inceden bir ağır çekim olsa tanır mıyım acaba beni,diye düşünmedim değil. Üstelik ne Mahmut Hoca vardı artık ne Hafize Ana ne Şaban ne de o güzel gözlü, sırım boylu Damat Ferit...
Hey allı pullu Dünya!yılları da sevdiklerimizi de öğüttün. Bir hatıralar kaldı elimizde. Ve bir gün biz de...
Hasılı kelâm bu sabah yine hüzün deli dalgalar gibi gelip yüreğimin kıyısına vururken İstanbul'a pırıl pırıl bir sabah güneşi doğuyordu.
(Bu yazı 4 Şubat'ta yazılmıştı.)
Her resim bir duygu bir yaş bir yaşantı
YanıtlaSilElinize saglik
Zaman kayıp giderken ellerimizden hiçliğimizi yüzümüze çarpıyor bazı şeyler.
YanıtlaSilBen de Çamlıca kız lisesinde üniversite sınavına girdim.sınav oldugum sınıfın camından denize bakan beni gördüm, bu güzel yazınızı okurken.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
Ne güzel bir gençlik ozlemini derlemiş bizimle paylasmissiniz.
Sevgiyle.
Çok güzel bir liseydi okulumuz aynı zamanda sağlam bir eğitim verirdi. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
YanıtlaSilBenim de lise yıllarım yatılı okul yıllarıydı.Öğretmenlerden ziyade o dönem arkadaşlarla yapışıktık.Hala da görüştüklerim var :) Ne kadar şanslısınız öyle güzel bir lisede okuduğunuz için :)
YanıtlaSilEvet,lisemiz gerçekten güzeldi. Ben yatılı okumadım ama yatılı arkadaşlarımızın arkadaşlıklarına şahir oldum.
YanıtlaSil