22 Ağustos 2017 Salı



   BİR KIVILCIM DÜŞER ÖNCE...



    Yalnızlık Allah'a mahsus. İnsansa şu fani dünyada bir arkadaşa muhtaç. 
     Arkadaş: arka,dayanacak kuvvet.
     Liste uzun: Hayat arkadaşı,yol arkadaşı,asker arkadaşı,sıra arkadaşı,iş arkadaşı...Hatta blog arkadaşı.
     İnsan çok değişik vasıflarda arkadaş edinebilir.  Ruhuna sıcaklık vermesi,onu mutlu etmesidir önemli olan.Hiç arkadaşı olmadığını hatta arkadaşın gereksiz olduğunu iddia edenlere bakın onların da kendilerine yoldaş olarak seçtikleri vardır. Kitaplarıdır mesela. Doğayla iç içelikleri,dinledikleri müzikleridir ya da. Aşık Veysel en sadık yarinin "kara toprak"olduğunu söylese de sazı,"Ben gidersem sazım sen kal dünyada/ Gizli sırlarımı aşikar etme." diyecek kadar arkadaştır ona. Öyle ya da böyle hepimiz yanımızda bir varlık isteriz.
 Kimimiz hayvanların arkadaşlığını yeğleriz, kimimizin kimsesi çiçekleri oluverir bazen. Ancak   insanın arkadaşlığı başkadır. Tam da Elif Şebnem Akal'ın mısralarda anlattığı gibi:

"Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
 Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka. Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla... Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla, Ama; ''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı. Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda. Yoksa zor değil, hiç zor değil, Demli çayı bardakta karıştırıp, Bir başına yudumlamak doyasıya. Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?'' Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra..."

 Arkadaşlıkla dostluk birbirinden ince çizgilerle ayrılsa da dostlukların arkadaşlıkla başladığını düşünürsek ben dostluğu gerçek arkadaşlık gerçek arkadaşlığı da dostluk  olarak algılayanlardanım. Ve bu yayının işi iyi zamanında seninle olup dost görünenlerle veya yolda izde,toplantıda tanışıp kısa süreli yarenlik ettiğin kimselerle ilgili değildir. Hz. Mevlana'nın da dediği gibi ,"Dostluk illa yan yana diz dize olmak değildir. Asıl can cana kalp kalbe olmaktır."
  İnsana asıl dost yaratandır. Ancak arkadaşlık duygusu  Allah'ın insana dünya üzerinde verdiği en güzel nimetlerdendir. Hz. Ebu Bekir'i peygamberine arkadaş kılması ve bunu ayetinde belirtmesi gerçek arkadaşlığın  önemini anlatmıyor mu? Ne diyordu Rabbimiz Sevr mağarasında peygamberimizin öldürüleceğinden korkan Hz. Ebubekir için:" Hani o ikisi mağaradaydılar da hani O dostuna"mahzun olma Allah bizimle beraberdir.demişti."(tevbe suresi 40. Ayet)
 İnsansa zayıftır. Dünyaya dalıp O'ndan uzaklaştığı zamanlar aslında en yalnız zamanlarıdır. Bana göre Allah arkadaşlık duygusunu insan yüreğine dünyadaki yalnızlığını gidermek için koymuştur. En sadık arkadaş da hayatımızı renklendirip yüreğimizi ısıtmanın yanı sıra en güzel ve en zor zamanlarımızda yanımızda olup her şekilde dağılmamızı önleyen, en büyük gerçeğin sonsuz bir hayat ve her şeyin sahibinin Allah olduğunu hatırlatıp kendimize çekidüzen vermemize önayak olanımızdır.
 Dostluk mertebesine erişmiş arkadaşlıklar uzaklıklarla da sınanırlar çoğu zaman fakat  "Dostluğun kolları birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur." diyen Montagne'nin  güzel inancına katılmamak mümkün mü?
   O kadar çok şey var ki arkadaşlık üzerine söylenecek. İyisi mi "Söylendi söylenecekler cancağızım,şimdi yeni şeyler söylemek lazım." diyen Mevlana'ya kulak verip yeni şeyler söylemek üzere sözü size bırakayım. Has arkadaşlıklara...
        

     

12 Ağustos 2017 Cumartesi

 


                           OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR  NEFES SIHHAT GİBİ...
            Sağlık her şeyin başı gerçekten de.Vücut bir yerini beğenmeyince başlıyor feryat etmeye.                Uzun zamandır sarmaş dolaş olduğumuz garip bir kol ağrısıyla  boğuşmaktan şuraya iki satır              karalayamadım.
            Benim ağrım yatmayı çok seviyor. Şöyle omuzumu ve kolumu  beğendiği yere yerleştirip                 bir müddet uzanınca hiçbir şey yok. O sol kürek kemiğimin altından yol bulup koluma saldıran           rahatına  düşkün ağrım da sanki dinlenmeye geçiyor. Bir de ayağa kalkmayagöreyim bir taciz,bir         saldırı...  AmanAllah'ım...Hasılı kelam şu sıcaklarda yatağa yapıştırdı beni.
              Dokuz tane iğne,epeyce ilaç karşı saldırıya geçse de nakavt olmaktan kurtulamadılar ama                yine de düşmanı biraz hırpalamışlar ki dün bayağı rahattım. Hatta"Oh çok şükür." dedim. Erken          sevinmişim. Bugün yine ziyaretime geldi. Yine de öncekine göre çok iyiyim. Hiç değilse nefes            alacak zamanlar bırakıyor bana.
              Çiçeklerimle yarenlik edebildim uzun zaman sonra. Beyaz begonvilim gülerek karşıladı                  beni. Çiçeklerini cömertçe vermiş, gözümü gönlümü doyurdu.
                              
       
                     Çınarım da ağaç olacak neredeyse.    
                               
                                
           Yanlışlıkla dalını kestiğim mor salkımım bana küsmemiş. Sevineyim diye nasıl da coşmuş.
                                 
           
                                 
                                     

                               

       
         Bu yazımda sizinle biraz da arkadaşlık üzerine yarenlik edeyim diyordum ama bu ağrı derin düşünecek zaman tanımıyor bana.İnşallah sonraki zamanlarda.
         Ne güzel söylemiş Kanuni "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi."
         Ağrısız sızısız günlerde buluşmak dileğiyle esen kalın.