14 Aralık 2017 Perşembe



MİM
Sevgili Sevgi, işte geldim. Sorduğun soruları dilimin döndüğünce cevaplandırayım bakalım. Ancak peşin söyleyeyim öğretmenliğim süresince  ayrıntılı cevap istedim. Ayrıntılı da cevap veririm. Sıkılmaca yok. Haydi Bismillah.

1. Yaş mı?.. O da ne?.. Gerçekten de bu soruyu sormasa mıydın yav? Şimdi çocuklarım bu yayını okurlarsa ne olacak? Yaşımı sorduklarında onlara," On yedi buçuk yaşındayım ama beni üzdüğünüz zaman yetmişime geliveriyorum." diyordum. İşte ben ikisinin ortasında
ellili yaşlarımdayım. Mesleğe gelince  Hanımlarda meslek çoook. Eş, anne, temizlikçi ,bulaşıkçı, ahçı, terzi...Diploma sorarsan henüz emekli olmuş-doğrusu hiç de alışamamış- bir Türkçe öğretmeniyim.

2. Karadeniz'de Ordu ilinin en güzel ilçesi Ünye'de yaşıyorum.  Burada  yapılaşmadan kurtulabilen yerleri çok seviyorum.  Kent Ormanı, Kadılar Yokuşu,Çamlık ,Yürüyüş Yolu ve tabii denizini çok seviyorum. Öyle ki denize sırtımı dönüp oturmamak için koltuklarımı herkesten farklı yerleştirdim. Açık havalarda denizin o masmavi görüntüsü beni rahatlatır.












3.Günlük hayatta beni en çok mutlu eden şey dostlarla beraber vakit geçirmektir. Ayrıca hobilerimle uğraşmayı da severim.

4. Pek çok hobim var.Ama ayırt etmeye gelince hiçbirini ayırt edemiyorum. Ruh halime göre değişir. Başta kanaviçe işlemek,uzun süredir beni sıksa da dikiş dikmek(çünkü bu konuda mektepli değil alaylıyım,bir eğitimim yok ve dikiş dikerken müthiş döküntülüyüm) çiçeklerim ki onlarla uğraşırken kendimden geçiyorum diyebilirim. Bu aralar da mobilya boyamaya merak saldım. Kendimi geliştirmeye uğraşıyorum. (laf aramızda yaptığım masraf ve harcadığım mesaiye bakarak ortada bir şey göremeyince zaman zaman boş işlerle  uğraşıyorum diye düşünmüyor değilim.) Ayrıca şiir geceleri hazırlamak da bence hobi sayılır. Bir edebiyat kıraathanesi açabilirsek orada devam ederim artık.
5. İstediğin fotoğraf olsun da şimdi hangi köşesini ayırt edeyim ki evceğizimin?..Bir yerini göstersem diğerlerinin hatırı kalır sonra. Demek bize katlanacaksınız biraz .  Evceğizim evceğizim sen bilirsin halcağızım deyip  girişle  başlayalım o zaman:


Salonumuz


  Denize sırtımı dönmemek için şu yeşil koltukta oturuyorum. Yalnız bu ara salonumda değişiklik yapınca ayarım bozuldu. Bu eşyaları pek sevemedim. Koltuklar iyice çöktü diye değiştirdik ama ben eski kotuklarımı istiyoruuuuuuum. Ahan da altta görüldüğü gibi. İyice anladım ki alışkanlıklarımdan vaz geçemiyorum. Üstelik kaç zamandır değiştirmeye uğraşıyordum.







 
  Sence de eskilerim daha zarif değil mi Sevgi?(Diğer blog komşularımın görüşleri de memnuniyetle beklenir)

 

  Bu köşede el işi yapmayı seviyorum.



  Yeşil koltuğum bu cama bakar.


Olmazsa olmazım balkonum, begonvilli köşem ve akşam saatlerinde manzaram.





Yeşil koltuktan görünen bu manzarayı ve mutfağımın bu köşesini de seviyorum.  
                            
Oldu olacak önceki kışlardan birinde çektiğim ve evimden seyretmeyi sevdiğim şu kış videosunu da paylaşayım bari.(çok mu abarttım)

6.Başta Kur'an ı Kerim tabii ki. Kıraatı bile etkilemeye yeter. Ama kalan kısmı çok zor bu sorunun örtmeniiiim.  birbirinden ayırt edemiyorum. Eve dönmesin şimdi madem öyle çocukluğum ve genç kızlığıma damgasını vurmuş ve beni çok etkileyip yolumu çizmiş olan kitap "Çalıkuşu" diyeyim o zaman.
Şansımıza çıkan sayfadan aldığım bölüm de bu:


7.Çevreme baktığım zaman hep mucizeler görüyorum. Şu koca evren, insan,ağaçlar,deniz,bir kum tanesi...mucize değil de nedir?
8. Daha kendi ülkemi göremedim ki...Ne diyeyim? Hindistan ilginç olurdu herhalde.
9. Bana göre en büyük başarım rahat ve bilinçsiz bir ortamda yetiştiğim halde en genç çağımda tesettürlü olmaya karar vermemdir.
10. Ölmeden önce yapmak istediğim en önemli şey Allah'ın rızasını kazanabilmiş bir kul olmak. Başka ne isteyebilirim ki.


Son söz: Örtmenim ilk defa bir mim ödevi hazırladım.Ayrıntılı bir ödev hazırlamak için çok çalıştım. İnşallah başarılı olmuşumdur.









10 Aralık 2017 Pazar



     İNSAN - 2
     Bir şey yapmalıyım. Elle tutulan,gözle görülen bir şey olsun,baktıkça gönlüme hoş gelsin.
 Yakınlarımın sıkıntıları var. Biliyorum ki hayat şimdi onlara dar. Bense uzaklarda,kendi dünyamda elinden bir şey gelmemenin çaresizliğini sindirmenin gayretinde ruhuma iyi gelen   uğraşlardayım. İyi ki var bu uğraşlar. İnsanın dış dünyadan kopup beynini boşaltmasına en iyi ilaç diyebilirim.Bir de vakti iyi değerlendirebilsem. Teknikleri doğru dürüst öğrenmek de çok önemli. Buna da epey mesai harcıyorum aslında ancak öğrenecek çok şey var daha. Bu raf uzun zamandır bekliyordu. Nihayet ortaya çıkabildi. Zaman ve emek sarfettiğimiz uğraşların bizleri mutlu etmesi dileğiyle hoşça kalın.







                                 




       

                İNSAN-1
  Şu koca dünya... Hikayesi ne de zor.  Muhteşem bir tablo. Her noktasında insanı mest eden sayısız güzelikler...  Denizin,toprağın,yaprağın rengi,dağların,ovaların,deltaların gözleri şenlendirmesi...Ve acılar,acılar,acılar...Savaşlar,yokluk,   perperişan insanlar...Ve depremler,seller,afetler...Bütün bunları yaşamasa da haberdar olan insan. Nasıl huzur buluyor? Aklımda  sorular...
   Nihayet ruhum limanda. Sorularım cevap buldu kalbimde.
  Evet,insan şu uçsuz bucaksız alemde bir zerre bile değil belki ancak öyle yaratmış ki Yaratan, her insan koca bir alem. Her insan kendi dünyasında yaşıyor.  Çoklarına göre küçük olan o dünyalarda ne sevinçler ne acılar var.Zihin ve yürek sadece kendi dünyasına odaklanmış: çoluk çocuğu,ana babası,komşusu,arkadaşı,akrabası,işi gücü,kedisi köpeği, yaptığı yürüyüş,hoşlanmadığı söz,seyrettiği manzara,gönlünü eğleyen uğraşlar,baş koyduğu fikirler,geçim kaygısı...
  Ve böylece her insan koca bir dünya. Ondandır kendimizi yeryüzünde bu kadar önemli görmemiz. Halbuki şu uçsuz bucaksız alemde cürmümüz bir toz zerresi bile değil...